Siyah Noktalardan ve Cillerden Kurtulun..

Çilek, elma, armut ve salatalığı kabuklarını katmadan rendeliyoruz. Daha sonra....

Göz Sağlığınız İçin Bunlari Mutlaka Yapın

Birçok şarkıya konu olan gözlerimiz; bizim Dünyaya açılan pencerelerimizdir. Herkes için çok önemli ve herkesin en çok dikkat ettiği organlardan biridir....

Nefis Portakalli Browni Tarifi

Bitter çikolatayı benmari usulü eritin. Un, kakao ve kabartma tozunu birlikte eleyin. Yumurtaları şekerle....

Nefis Hamburger Tarifi..

Hamurumuz için unu genişçe bir kaba alıp ortasını açıyoruz ve ortasına sütü döküyoruz. Yavaşça sütü un ile yoğurmaya başlıyoruz....

Kadınlarda Tüylenme Sorunu Ve Tedavi Yolları...

Erkek tipi kıl olarak kabul edilen ve kadınların baş belası haline gelen kıllar ciddi estetik sorunudur. Tüylenme.....

Saglik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Saglik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Mart 2016 Çarşamba

Kansızlık Belirtileri Kansızlığı Gideren Tarifler

kansizlik
Halk arasında kansızlığın tıp dilindeki adı anemidir. Kansızlık kanı oluşturan elementlerden olan  alyuvarların yani  kırmızı kan hücrelerinin kanda eksik olması anlamına gelir. Kırmızı kan hücreleri önemlidir çünkü kemik iliklerinde üretilirler ve içerdikleri hemoglobin proteini sayesinde bütün vücuda oksijen taşırlar. Böylece organlar ihtiyaç duyduğu oksijeni alarak yaşamlarını sürdürürler.

Kansız kişilerde görülen başlıca belirttiler 

  • Yorgunluk, halsizlik,
  • Baş dönmesi,
  • Çabuk yorulma,
  • Solukluk,
  • Çalışma kapasitesinde azalma,
  • İştahsızlık, bazen bulantı,
  • Çarpıntı,
  • Nefes darlığı,
  • Üşüme hissi,
  • Saçlarda dökülme,
  • Konsantrasyon bozukluklarıdır.
Kansızlık nedenleri nelerdir?

  1. Gebelik, emzirme, büyüme-gelişme gibi ihtiyacın arttığı dönemler,
  2. Düzensiz adet kanamaları,
  3.  Mide bağırsak sisteminin ülser, gastrit, kolit, hemoroit, polip ve kanser türü hastalıkları
  4. Bağırsak parazitleri,
  5. Aspirin veya benzeri ilaç kullanımı
  6. İdrar yolları ve akciğer hastalıkları
  7. Bazı kan kanseri türleri
  8. Vejetaryen tipi beslenme
  9. Çay ve çok fazla tahıl tüketimi
  10.  Buz, kil ve toprak yeme alışkanlıkları
anemi kansizlik

Kansızlık için yemek salata ve tatlı tarifleri

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya'dan kilo aldırmayan kan yapıcı yemek, salata ve tatlı tarifleri...

 Kan yapıcı salata tarifi
  • Semizotu (çiğ),
  • Yarım bağ maydanoz,
  • İsteğe bağlı olarak soğan,
  • Haşlanmış mercimek,
  •  2 tane haşlanmış yumurta,
  • Lorpeyniri,
  • Nar taneleri,
  •  Limon,
  • 1 yemek kaşığı zeytinyağı

Yapılışı:
Semizotlarını istediğiniz büyüklükte kesiniz. Üzerine maydanoz, mercimek, haşlanmış yumurta, dilerseniz soğan ekleyiniz. Üzerini süslemek için lor peyniri ve nar tanelerini ekleyiniz. En son limon, zeytinyağı ve dilediğiniz baharatları ekleyebilirsiniz.

 Kan yapıcı toplar
  • 2 adet elma,
  • 2 adet armut,
  •  5 adet kuru kayısı,
  • Bir avuç içi kuru üzüm,
  • 2 yemek kaşığı keçi boynuzu pekmezi,
  • 1 tatlı kaşığı toz tarçın,
  • Yarım paket light bisküvi,

Yapılışı:
Meyveleri çok az suyla haşlayın. İçine pekmezi katıp blendırdan geçirin.Tarçını ekleyin. Bisküvileri ufalayıp karışıma katın.Elinizle top yapıp, tabağa dizin ve buzdolabında bir saat bekletin.

 Kanım ciğerim yemek tarifi 
  • Yarım kilo karaciğer,
  • 3 tane kuru soğan,
  • 5-6 tane yeşil biber,
  • Yarım bağ mayadanoz,
  • Karabiber, kimyon ve kırmızı biber

Yapılışı:
Ciğer kuşbaşı doğranır, küp küp doğranmış soğan ve biberle sotelenir. Soğan ve biberler yumuşayınca baharatları üzerine eklenir. Ciğerler piştikten sonra üzerine maydanoz eklenir.

25 Şubat 2016 Perşembe

Bademcik iltihabı için ilaçsız antibiyotiksiz doğal çözüm

Küçüklüğümden beri bademcik iltihabı ile başım dertte. Hatırlayabildiğim en erken çocukluk anılarımdan biri de dizlerimi aşan bembeyaz karda bata çıka, kart kurt sesleri arasında yürüyerek penisilin iğnesi vurulmaya gittiğim zamanlardan. Sanırım çocuklukta yediğim o kadar antibiyotik iğnesi yüzünden de artık antibiyotik bana fayda etmiyor. Sadece vücudumu kupkuru bırakmakla kalıyorlar.  Bu ilaçların hayvanlar üzerinde test ediliyor olması da cabası.
Artık doktorlarla tartışmaya girmiyorum.  Antibiyotiksiz geçmez derlerse başımı sallıyorum. Eve gelince de bildiğimi okuyorum. Sinüzit olunca zaten çaremi buldum, bu yazıda da paylaştım.
Ve yıllar sonra, sayısız başarısız denemeden sonra ilk defa, bademcik iltihabını geçiren, ilaçsız, antibiyotiksiz, ev yapımı bir çare buldum. Sizinle de paylaşayım.

Bademcik iltihabını geçiren sihirli iksir
100 gr toz kimyon (tercihen organic olsun, bunu ilaç niyetine kullanacaksınız)
200 ml içme suyu
İki çorba kaşığı rakı veya distile içki (viski, vs.)

Kimyonu ve içme suyunu karıştırıp kaynatın. Macun kıvamında bir şey olacak ve fokur fokur kaynamaya başlayacak. 10-15 dakika kadar yakmadan, karıştırarak kaynatın.
Sonra bu karışımı bir tülbente alıp elinizi yakmayacak kadar ılıyınca suyunu iyice sıkın.
Bu suya birkaç yemek kaşığı daha su ekleyip bir taşım kaynayana kadar tekrar ateşe koyun.
Ilımaya bırakın ve elinizi yakmayacak sıcaklığa gelince içine rakıyı (veya viskiyi, vs.) ekleyin. İyice karıştırın.
Dört-beş saatte bir bundan bir yemek kaşığı için.
Tadı çok acı, suyunuzu da yanınızda bulundurun.
Bu “iksiri” ağzı kapalı bir saklama kabı veya kavanozda oda sıcaklığında muhafaza edin. Bir-iki günden sonra etkisini kaybediyor, ama muhtemelen o zamana kadar bademcik iltihabınız da geçmiş olur.
Şimdiden geçmiş olsun!

23 Şubat 2016 Salı

Kadınlarda Tüylenme Sorunu Ve Tedavi Yolları


Erkek tipi kıl  olarak kabul edilen ve kadınların baş belası haline gelen kıllar ciddi estetik sorunudur. Tüylenme  genel olarak; dudak üstü, çene kemiği üstü ve yanaklar, göğüs kafesi üstü bölge ve göbek çevresi, kasık ile göbek arasındaki orta hat, bacakların iç yüzleri, sırt, kalça ve kasıklar gibi bölgelerde oluşur.  Bu bölgeler normalde görünmeyen ince solgun küçük tüyler  vardır,  fakat zamanla artmaya başlar. Kıllanma genel olarak hormonal bir bozukluktan dolayı ortaya çıkar, başlarda iki üç siyah kıl ile başlayan dönem zamanla geniş alanlara yayılarak adeta erkek görünümüne dönüştürür. Kıl oluşumunun tıpdaki  adı hirsutizmdir ve androjen adı verilen erkeklik hormonunun çeşitli sebeplerden dolayı artmasıyla meydana gelir.Androjen hormonlar kadınlarda temel olarak yumurtalıklar ve böbrek üstü bezinde üretilirler ve buradan kana geçerler. Kadınlarda az miktarda salgılanan erkeklik hormonu, kadın vücudunda ince tüylenmeye neden olur. Bu tüylenme önemsenmeyecek kadar az ve incedirler. Zamanla androbilgiormonunun artması ile geniş alanlara yayılan kıllar sert, kalın ve siyahtırlar.
kadinda kil

Erkek tipi tüylenme neden olur?
Ayak tabanımız ve avuç içimiz hariç vücudumuzun her bölgesinde kıl kökleri bulunmaktadır. Bu kıl kökleri kimi bölgelerde daha siyah sert kimi bölgelerde yumuşak ve incedir. Kişinin yaşına ırk ve cinsiyetine gore artış gösteren kıllanma erkeklerde doğal olarak daha fazladır. Erkeklik hormonları istirahat halinde olan ince ve yumuşak olan kıl köklerini uyararak  bu  kıl köklerini  koyu siyah ve sert yaparlar, hatta bir kez üretim yapmaya başlayan kıl kökü bu üretimini durmaksızın sürdürerek tüylenme sorununu ortaya çıkarır. Kadınlarda görülen erkek tipi kıllanma nedenleri şunlardır;

Hormon bozukluğu : Hormon bozuklukları  kadınlarda az salgılanan androjen( erkeklik hormonu)  hormonun çeşitli sebeplerden artması ile kana daha fazla hormon geçiyor. Bu hormonlar  kıl kökleri uyarıyor ve tüylenme artıyor.

Adet düzensizlikleri(polistik over):Sağlıklı kadın her ay düzenli olarak adet görür. Fakat yumurtlama bozukluğu olan kişilerde adet düzeni bozulduğu için, yumurtalıklar fazla miktarda erkeklik hormonu salgılar. Bunun sonucunda kıl kökleri uyarılarak daha fazla kıllanma olur.

Böbrek üstü bezi sorunları: Androjen hormonu böbrek üstünde de üretilir. Bu yüzden burada oluşacak veya oluşmuş bir sorun erkeklik hormonun yükselmesine sebep olarak tüylenme artacaktır.

Genetik özellikler: Genetik özelliklere bağlı olarakta tüylenme görülmektedir. Çok nadir görülen budurumun da incelenmesi gerekmektedir. Bu tür durumlarda yapılan hormonal incelemeler çoğu durumda normal sonuçlanmaktadır.  Kalıtımsal  olarak aktarılan ve çözülemeyen bir hastalık mı olduğu saptanması gerekmektedir.

İlaç yan etkileri: Bir hastalık için kullanılan ilaçlarda yan etkiler yaparak  tüylenme yapabilir. Bu tüyler kalıcı değildir, ilaç kullanımı bittiğinde kendiliğinden dökülürler.

Yumurtalık tümörleri:  Yumurtalıklar da oluşan tümörde androjen hormonun yükselmesine ve sonucunda tüylenmeye zemin hazırlar. Çok az sıklıkla görülen bir durumdur.

Menopoz dönemi : Bu dönemde kadınlık hormonu olan östrojen azalmaya başlar, fakat erkeklik hormonu olan androjen aynı kalır budurumda da tüylenme olabilir.
kadinlarda tuylenme

Tüylenme için çözüm yolları 
  • Tüylenme her zaman ciddiye alınması gereken bir durumdur. Yapılacak olan hormon testleri sonucunda tıppi olarak çözüm üretilecektir . Eğer hormonlarda yükseklik varsa bunun nedeni araştırılarak tedavi yöntemi uygulanmaktadır. Hormon yüksekliğine sebep olan; yumurtlama sorunu, böbreküstü bezi, yumurtalık tümörleri veya çok ender görülen diğer hastalıklar incelenmektedir.  Bu incelemeler sonucunda kişiye uygun tedavi metodları uygulanmaktadır.
  • Hormonal bir yükseklik yoksa bazı ilaçlar ile bu durum çözülmektedir.Doktor aşamasından sonra, sorununuzun temeline yönelik size verilen ilaç tedavisini harfiyen uygulamanız gerekiyor fakat ilaç tedavisi tek başına kıllanma sorununu çözmeye yeterli değildir.  Çünkü ilaç tedavisi var olan kılları dökmez, yeni sert kılların çıkmasını engeller. İlaç tedavisi ile aynı anda tüy köklerini kurutan uygun epilasyonuda kullanmanız uygun olur.
  • Hormon seviyelerinin normal olması sıklıkla rastlanan bir durumdur ve bu durumda belirtiyi ortadan kaldırmaya yönelik  tüy giderici yöntemler(ağda, jilet, ip, epilasyon v.b)  kullanılır.

Kıllar hakkında genel bilgi
Kıl kökleri hormonların işçisi gibidirler, kendilerine hormonlar tarafından verilen emirler doğrultusunda kıl üretirler. Kıllar kendiliğinden dökülene kadar yada müdahale edilene kadar o bölgede dururlar. Kılların   uzama hızları farklıdır; hızlı uzayan, yavaş uzayan ve çok yavaş uzayanlar. Kıl köklerinin hepsi aynı anda çalışmazlar. Bunun yerine bir kısmı aktif olarak kıl üretirken bazıları gelişme, bazıları dinlenme safhasındadırlar.

Tüylenme için bitkisel kürler 
limon kur
Limon kürü
Yarım limon
Bir cay kaşığı tuz

Hazırlanışı
Uygun yöntemler ile tüyler kökünden alındıktan sonra limon ile tuzu karıştırılıp üç gün boyunca akşam yatmadan tüylü bölgeye  masaj yaparak  bu karışım sürülmelidir. En az altı ay kullanılmalıdır. Tuz ve limon kıl köklerini yakarak kıllanmayı normale döndürecektir.

zerdal kur
Zerdeçal kürü
2 yemek kaşığı toz zerdeçal
Yarım bardak süt

Hazırlanışı
Bu iki malzeme macun kıvamına getirilir.. Bu karışım özellikle yüz bölgesindeki istenmeyen tüylere karşı etkilidir ama diğer bölgelere de uygulanabilir. 15 – 20 dakika bekledikten sonra ılık suyla yıkayarak temizleyin.
nane kur tuylenme

Nane kürü
1 demet taze nane

Hazırlanışı
Naneler ince ince kıyılır ve sabah akşam yemeklerden yarım saat önce yaklaşık bir yemek kaşığı dolusu çiğnenir ve yutulur. Nane kadınlık hormonu olan östrojen hormonunu dengelediği için tüylenme azalır. Nane çayı da günlük iki fincan içildiğinde etkili olmaktadır.

Suna Dumankaya Gebelik Çatlakları Göğüs Çatlakları Ve Göğüs Sarkması İçin Kürler

gebelikte catlaklara cozumler

Gebelik çatlakları için kür 
  • 1 fincan badem yağı
  • Yarım limon suyu (limon cildi sıkılaştırır)
  • Birkaç damla badem yağı
  • Birkaç damla çilek yağı
  • Şap tozu ekleyebilirsiniz.
Karıştırın ve her gün karnınıza masaj yapın.  Hamilelikte kilo almaya başladığınızdan itibaren yaparsanız çatlak oluşumunu engellersiniz. Çatlak oluştuktan sonra geri dönüşümü onarılması çok zordur.
Oluşmuş çatlakların biraz daha görünümünün düzelmesi için banyo ve kese sonrası susam yağıyla ovmak cildi besler, görünümü biraz daha toparlar.

Göğüsler için sarkma ve çatlaklara karşı kür 

  • 2 yumurtanın akını köpürtene kadar iyice karıştırın
  • 2 rendelenmiş patates
  • Yarım rendelenmiş mango

Eski bir çamaşırınızın içine gazlı beze sardığınız karışımı yerleştirin ve çamaşırınızı giyin, 4 saat üzerinizde kalsın.Sonra duş alın…
Kakao yağı ve susam yağını karıştırın banyo sonrası cildinize sürün. Göğüs sıkılaştıran spor yapmayı ihmal etmeyin.

Kilo Verdiren Kür - Nasıl Kilo Verilir

Saba Tümer'in programında dokuzlu bitki çayını kullanılarak 5 ayda tam 35 kilo verildiği haberi büyük yankı uyandırdı



Dokuzlu Zayıflama Çayı içerik olarak yağ yakıcı, ödem atıcı ve sindirim sistemini sağlıklı bir şekilde çalıştırmaya yardımcı oluyor.

Cinnema ve Barut Ağacı. Cinnema, Hindistan'da yetişen ve şeker emilimini azaltan bir bitki zayıflamada büyük bir rolü var. İçtikten sonra uzun bir süre tatlı isteğini ortadan kaldırıyor. Barut ağacı ise dünyadaki en güçlü bağırsak çalıştırıcı olarak biliniyor. Fakat neredeyse yok denecek kadar az miktarda bulunuyor.



Uzmanlar; "Burada dikkat edilmesi gereken husus Barut Ağacı kabuğudur. Çam ağacı kabukları ve tarçın kabukları, kötü niyetli kişiler tarafından barut ağacı niyetine satılıyor. Buna çok dikkat edilmesi gerekiyor. Çam ağacı kabuklarının çok faydası var fakat bu formül ile hiç bir alakası yoktur." şeklinde açıklama da bulunuyor.



İşte o mucizevî Dokuzlu Zayıflama Çayı içeriği;



Cinnema: Hindistan'da yetişen bir bitki türüdür. Şeker emilimini azaltır. Vücuttaki kanı temizler ve vücuda enerji verir.
Barut Ağacı: Dışı ince kırmızı Karadeniz'de yetişen dünyadaki en güçlü bağırsak çalıştırıcıdır.
Mate: İştahı kapatır. İçerisinde matein maddesi uyarıcıdır. Fakat çarpıntı yapmaz. Doğal bir enerji kaynağıdır.
Çoban Çökerten: Kalp ve Damar sağlığına iyi gelir. Vücut enerjisini ve dayanıklılığı arttırır.
Yeşil Çay: Çok güçlü bir antioksidandır. Vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı olur.
Sinirli Ot: Kanı, Akciğer ve Mideyi temizleyen en önemli bitkidir.
Biberiye: Yağ yakıcı ve hazım kolaylaştırıcı bir bitkidir. Güçlü bir antioksidandır. Vücutta biriken toksinlerin atılmasını sağlar.
Funda Yaprağı: Ödem arttırıcıdır. Vücuttaki depo yağların enerjiye dönüşmesine yardımcıdır.
Bilye Kekik: Hazmı kolaylaştırır. Sindirim sisteminin, mide ve bağırsakların çalışmasını sağlar.

22 Şubat 2016 Pazartesi

Bebeğinize Dişlerini Çıkarmada Yardım Edin

Bebeklerin süt dişlerinin oluşum süreci anne karnında başlar. İlk süt dişleri ise 6-9 ayda çıkmaya başlıyor. Genellik hatta büyük çoğunlukta alt iki kesici dişler ilk çıkan dişlerdir. Biz anne ve babalar için büyük sevinç kaynağıdır dişler. Hatta diş buğdayı partileri bile veririz. Fakat bebekler için bu durum hiç de güzel değildir acılı sancılıdır.Bebekler için en büyük sıkıntılar arasındadır diş çıkarmak. Bebeğime nasıl yardım  ederim? Süt dişlerinin oluşumu, bakımı ve bebeklerin diş çıkarırken yaşadığı sıkıntıların nasıl en aza indirebilirim?  Tarzındaki soruları her anne ve babalar sormuştur tecrübeli kişilere, doktorlara... Sormakta çok haklısınız çünkü; bebekler diş çıkarırken hemen hemen aynı belirtileri veriyor. Bu belirtilerin bilmek, bebeğinize yapabileceğiniz en büyük iyilikler arasında.

dis disler

Başlıca Verilen Belirtiler

Elleriniz ağzına sokmak 
Süt dişlerinin çıkmaya yakın damakta kaşıntı yapar. Bu nedenle bebek parmaklarını ağzına sokarak bir nebzede olsa kendini iyi hisseder.

Salya akıtmak     
Bebekler doğduktan sonra belli zamana kadar salya akıtırlar. Diş çıkma evresi yaklaştığında daha çok salya akıttıkları görülmüştür.

Ağrı
Dişler çıkmaya yakın damakta basıncın artması ile iltihaplara bağlı ağrılar oluşur. Hatta iltihapta yapabilmektedir.

Huzursuzluk
Damaktaki kaşıntı ve ağrılar bebekleri huzursuz eder. Bu durum diş çıkana kadar devam edebilir.

İştah kaybı 
Damaktaki ağrılar bebeklerin beslenmesini güçleştirdiği için, bu dönemde katı gıdayı  reddedebilir. Endişelenmeyin geçici süre olduğunu bilin.

Ateş
Bebeklerde diş çıkarmaya bağlı olarak ateşleme görülebiliyor. Bazı bebeklerde ateş olmazken, bazılarında oluyor. Dikkatli olunması gerekir.

Isırma
Bebeklerde ısırma işlemi damak kaşıntıyı
gidermek içindir.

Kulaklarıyla oynama çekme 
Bebek ağzındaki ağrılarının kulak altına kadar yayılması ile birlikte, ağrıyı dindirmek için kulaklarını çekebilir.

Süt dişlerinin çıkış sırası ve zamanı

6-9 aylıkken: Alt ve üst ön kesici dişler
9-12 aylıkken: Üst ve alt yan kesici dişler
15-18 aylıkken: Birinci azılar
18-21 aylıkken: Köpek dişleri
30 aylıkken: İkinci azılar

Yapılması gerekenler  

1.Bazen dişin çıkacağı bölgede aşırı kızarıklık meydana gelebiliyor, bölgenin ortasında da hafif bir beyazlaşma ve sertlik hissediliyor. Bunlara rağmen diş gelmiyorsa, bebeğimize yardım edin. Temiz bir tülbent ya da gazlı bezi işaret parmağımıza sarıp ılık bir suya batırarak bölgeye hafif hafif masaj yapın. Diş, daha hızlı kendini gösterecektir.

2.Bu dönemde bebeğinizin iştah kaybı olabileceği  için,   Ilık su masajını bu durumda da yapmalısınız. Ağrısını dindirmek için doktorunuza danışarak ağrı dindirici jel alabilirsiniz.

3. Ağrılı diş en çok ön kesicilerde  görülmektedir.  Bu dönemde  ateşlenme görülebiliyor. Fakat bu tip bir durumu her zaman diş çıkarmasına bağlamayıp bir doktora gitmelisiniz.

4. Eczanelerde satılan diş kaşıyıcı alarak bebeğinizin bunu kemirmesini sağlayın. Bu sayede damaklarını kaşıyarak rahatlatacaktır.

Bebeğim Hiçbirşey Yemiyor

bebegim birsey yemiyor
Bebeğiniz hiç birşey yemiyor mu?  Bebeğinizin  iştahsızlığı karşısında çaresiz mi hissediyorsunuz? Buyrun yazıyı okumaya...
Her bebeğin  kendine özgü özellikleri vardır, bu özellikler doğrultusunda büyürler ve gelişirler. Her bebeğin gelişim hızı farklıdır, kimisi çok kilo alıp hızlı büyürken kimi bebek daha yavaş kilo alır ve boyu uzar. Bebekler genellikle doğduklarının iki katı kilosuna beşinci ayda geçerler ve büyüme hızları bu aydan itibaren yavaşlar.Burada dikkat edilmesi gereken şey çocuğun veya bebeğin sağlıklı sınırlarda büyümesini sürdürüp sürdürmediğidir. Bu etken çok önemlidir çünkü büyüme periyotlarında belli sınırın altında kalan bebeklerin doktor kontrolü altına alınması gerekmektedir. Büyüme hızının yavaşlamasıyla birlikte iştahsız dönemler başlar. Üzerine bebeğin dış çıkarmasıda eklenince bebeğe yemek yedirmek adeta imkansızlaşır. "Sabahtan akşama kadar sadece bir bardak sütle duruyor, hiç yemedi yemeği umursamıyor, ah bir lokma yese dünyalar benim olacak" gibi birçok cümleyi eminim hepimiz kurmuşuzdur. Çünkü hepimizin derdi aynı çocuklarımızın iştahsızlığıdır.

Çocuklarda en belirgin iştahsızlık sebepleri 

  • Diş çıkarma 
  • Sütten katı gıdalara geçiş
  • Büyüme sürecinin yavaşlaması bu yüzden beslenme gereksiminin azalması 
  • Besin geçişleri yeni tatlara alışma süreci
  • Bir takım hastalıklar. (Anemi, bağırsak parazitleri gibi...)
İştahsız bebek veya çocuklara yemek yedirmek için 

  • Önüne sevdiği oyuncakları koyup dikkatini dağıtın ve o sırada yemeğini yedirin.
  • Yemek için en çok acıktığı saati bekleyin.
  • Oyunlar oynatarak yedirin.
  • Yemeklerden önce abur cubur vermeyin.
  • Eline kaşık verin oda sizler gibi yemeye çalışsın.
  • Sofraya oturtun 9. aydan itibaren sizlerle yemek yesin.
  • Yemek yerken döksün, ellerini kullansın bunlara müsade edin ki, yemekten sıkılmasın.
  • Tabağını tıka basa doldurmayın, görsellik ön planda olsun.
  • İstemediği gıdaya zorlamayın belki sevmiyordur.
  • Son lokmaya kadar yemesini istemeyin doğduğu anda bırakın.
  • Yemek yerken örnek olun. Etli yemeklerden baba eti çıkarırsa çocuk da çıkarır unutmayın.
  • Sevmediği gıdaları sevdiği gıdalara azar azar katarak verin.
  • Tabakları sevimli oyuncaklı ve renkli olsun.

Bebeklerde Egzama Hastalığı

bebeklerde egzama 
Dr. Gökhan Mamur Bebeklerde Egzama
Egzama alevi geçiş olan hassas ve kuru cilt tipidir. Genellikle yanaklarda 2 ile 6 aylıkken  başlayan egzama döküntüsü en çok dirsek, el bileği ve diz bölgesinde bulunur. Bazen boyun, ayak bileği ve ayaklarda da olabilir. Döküntü kaşıntılı ve kırmızıdır. Eğer o bölge kaşınırsa döküntü şişer ve sulu bir hal alır.

Egzama tedavisi için neler yapılmalı?
Steroid içeren krem veya merhemler:
Steroidli krem veya merhemler egzemanın kaşıntısını kontrol etmeyi amaçlayan başlıca tedavidir. Genelde çoğu çocuklar 2 çeşit steroid kreme ihtiyaç duyarlar: biri hafif egzemada önlem amaçlı kremdir diğeri ise alevlenmeler başladıktan sonra o durumu yatıştırmaya çalışan daha güçlü steroid kremleridir.
Önleyici steroid krem: doktorunuzun size önereceği kremi kullanma talimatına göre kullanın. Hafif alevlenmeler için de kullanabilirsiniz.
İyileştirici steroid kremler: doktorunuzun size önereceği kremi kullanma talimatına göre kullanın. Aşırı kaşıntı veya döküntüde kullanabilirsiniz. Bu kremler genelde yüze sürülmez. 

Dr. Hayri Gözlükgiller Boy Uzatan Kür Tarifi

kisa boya cozumler 
Bugün Çocuk Hastalıkları Uzman Yardımcı Doç. Doktor Hayri Gözlükgiller çocuklarda boy uzatan karışım verdi. Çocukların sağlıklı şekilde kilo almasını ve boylarının uzamasını sağlayacak olan bu karışım; özellikle  ergenlik dönemine girmiş ve boyu kısa olan çocukların boyunun uzamasına yardımcı olacaktır. Trt1 İyi fikirde programında yayınlanan boy uzatan kür tarifine geçmeden önce bu kür ile yapılması gerekenler şunlardır

Çocuğunuz 13 yaşında ergenlik dönemine girmiş ve boyu kısa ise Dr. Hayri Gözlükgiller aşağıdakileri uygulamanızı öneriyor!

  1. Çocuk gece saat 10'da uyumuş olmalıdır, çünkü saat 10:30'da uyuma hormonu olan metahormin salgılanmaya başlıyor. 
  2. Haftanın üç günü büyükbaş hayvanın kemiğini haşlayıp  o suyu çocuğunuza  içirin.
  3. Günde 100 gram et tüketmesi gerekmektedir. Balık  olarak  somon çupra tercih edilmelidir. Çünkü  omega 6 bakımından en zengin  bu balıklardır. 
  4. Haftanın bir günü kemiği yarım saat haşlayıp iliğini çıkarın ve çocuğunuza yedirin.
  5. Haftanın bir günü  brokoli bir günü  kereviz birgünü enginar yedirin. 
  6.  Haftada iki gün  manda yoğurdu yedirin.  Manda yoğurduna bıldırcın yumurtası kabuğunu ezin yoğurda  katın ve yedirin.
  7. Her gün yarım saatlik spor yaptırın bunlar ip atlama basketbol olabilir.
  8. Aşağıdaki  karışımı  sabah  akşam  iki tatlı  kaşığı  yedirin.
Dr. Hayri Gözlükgiller’den boyu 9 cm uzatan karışım bu karışım ile
Boyu ve kilosu yaşına göre kısa ve zayıf olan çocuklarınız için yapılmıştır.

Boy uzatan kür için malzemeler
  • Muskat
  • Şahdere otu
  • Frenk üzümü 
  • Ekinezya
  • Polen 
  • Kestane balı 
  • Siyah turp
  • İncir 
  • Kayısı 
  • Zerdeçal
Hazırlanışı 

1-Kara turbu oyup içine  iki tatlı kaşığı kestane  balı iki tatlı kaşığı toz zerdeçal bir tatlı kaşığı toz muskat bir tatlı kaşığı polen bir tatlı kaşığı toz ekinezya  koyuyoruz.

2-Kayısı incir ve şahdere otunu ufak parçalara ayırıp bunuda turbun içine koyuyoruz. Son olarak frenk üzümünü de karışıma ilave edip turbun kapağını kapatıyoruz.

3- Bu karışıma 6 saat hiç dokunulmayacak ve güneş ışığı görmeyecek. 6 saatin sonunda iki tatlı kaşığı sabah iki tatlı kaşığı akşam olmak üzere tüketilecektir.


Göz Sağlığınız İçin Bunları Yapın

Birçok şarkıya konu olan gözlerimiz;  bizim Dünyaya açılan pencerelerimizdir. Herkes için çok önemli ve herkesin en çok dikkat ettiği organlardan biridir. Birisiyle karşılaştığımız da ilk gözlerine bakarız. Çünkü yüzde ilk fark edilen şey gözlerdir.İyi bir göz bakımı çok önemlidir, gözlerimizin özgüvenle ve ışıl ışıl  parlamasını sağlar. Sağlıklı gözler için A,E,C ve B2 vitaminleri, omega 3 ve 6 yağ asitleri, çinko magnezyum gibi vitaminleri barındıran gıdalar tüketilmelidir. Göz sağlığı için birçok kimyasal içerikli kozmetik ürünleri bulabiliriz, bu çok kolaydır. Fakat bunlara gerek kalmadan, doğal yollarla göz sağlığımızı koruyabiliriz. Havucun göz sağlığına etkisini herkes bilir. Havucun içinde bolca A vitamini bulunur, buda göz sağlığına çok büyük etkileri vardır. Su içmekte havuç kadar önemlidir gozlerin diri ve canlı kalmasını sağlar.Gözlerimizin sağlıklı ve güzel olması için kozmetik ürünlerine para harcamadan, doğal  yollarla bunu sağlayabiliriz. Nasıl  mı? Buyrun cevaplara...

Salatalık:Birçok film veya dizilerde herkes görmüştür, iki salatalık yuvarlak kesilmiş ve gözlerin üzerine konulmuştur. Çünkü Salatalık, ağırlıklı olarak, gözler için çok faydalı olan A ve C vitamini, magnezyum ve kalsiyum içerir.

Ay çekirdeği badem ve fındık: Bu gıdalar içeriğinde bolca E vitamini barındırıyor. Gözlerimiz  için adeta besin deposudur. Fındık ve bademi günün her saatinde rahatlıkla tüketebiliriz.

Turuncu sebze ve meyveler: Havuç, kayısı, mango, şeftali ve yumurta bunlar göz yüzeyinin nemli kalmasını sağlayarak, göze girebilecek yabancı cisimleri engelliyor. Bir nevi göze güvenlik görevi  oluşturuyorlar.

Yeşil sebzeler: Lahana, ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzeler tüketmeye ozen gösterelim. Çünkü yeşil sebzeler gözün çarpıcılığını artırıyor.

Süt:Her derde deva olan süt gozler içinde ayrı önem taşır. Süt doğal bir üründür; ayrıca gözleriniz için güvenli bir temizleyicidir. Eğer göz çevreniz kuruysa süt, bu kuruluğu önlemeye yardımcı olur ve daha dinç bir görünüm sağlar.

Uyku: Uykuda sağlıklı gözler için büyük önem arz etmektedir. Düzenli uyku uyuyan kişinin gözleri daha sağlıklıdır.

Sağlıklı Ve Düzenli Uyku

Gece uykusunu iyi alan bir insan ertesi güne, dinlenmiş daha zinde başlar. Dengeli uyku insanların  mutlu ve sağlıklı bir gün geçirmelerini sağlar. Vücudumuzda uyku düzenini sağlayan, melatonin hormonu vardır. Bu hormon sadece karanlıkta ve uyku anında salgılanır. Melatonin hormonu insanları birçok hastalıklara karşı korur, bunların başında kanserde gelmektedir. Melatonin'in hücreleri yenileyici, bağışıklık sistemini düzenleyici, vücudun biyolojik ritmini ayarlayıcı, anti-oksidan ve yaşlanmayı geciktirici özellikleri vardır. Melatonin hormonu kişiden kişiye farklılık gösterse de genellikle gece 23:00 ile sabah 05:00 arasında salgılanır. Yani burdanda anlaşıldığı gibi gece uykusu bu kadar önemlidir. Uyku anında  vücut kendini dinlenmeye alır. Uyuma anında vücudumuzun bütün organları daha yavaş çalışarak dinlenir. Uyku aslında vücudun kendini yenilemesidir. Sadece vücut değil ruhta dinlenir.  Düzenli ve sağlıklı uyku insana mutluluk ve dinginlik getirir. Kuran-ı Kerim’ de gece, uyku ve gündüz için; “ Sizin için geceyi örtü yapıp, uykuyu istirahat kılıp, gündüzü de çalışma zamanı yaptık.” diye buyrulmaktadır. Bu yüzden gece uykusu bizim için çok önemlidir.  Gece uykusunu erteleyenlerde bir süre sonra ruhsal yorgunluklar ortaya çıkmaya başlıyor. Daha da ilerleyince unutkanlık, motivasyon kaybı, stres, sıkıntılar gibi sorunlar baş gösteriyor. Ayrıca halk arasında uyku apnesi olaraktan bilinen uyku rahatsızlığında vardır. Bu rahatsızlık maalesef uyku düzenini de bozabiliyor. Uyku apnesi belirtileri; gündüzleri aşırı uyuklama, yorgunluk, uyurken horlama veya soluksuz kalma, sabahları baş ağrısıdır. Kilo vermek, uyku apnesini tam olarak iyileştirmese de, hafifletebilir.

beyin
Uyku süresi 
Uyku süresinin kişiden kişiye değişmekte olduğu ve bu sürenin 4 saat ile 11 saat arasında değiştiği bilinmektedir. Uyku süreleri genetik faktörlerin etkisi ile kişiden kişiye değişir. Yeni doğmuş bebekler günün tamamını (ortalama 19-23 saat) uyuyarak geçiriyor. 2 yaşını geçen çocuklarda  öğle uykuları önem kazanır. Bu süre 12 saate iner. Genç yetişkinlerin gece uykuları düzgün ve düzenlidir; yetişkinlik döneminde 7-8 saate inen uyku ileri yaşlarda 4-6 saate kadar düşebilmektedir.Bazı kişiler için 5-6 saatlik uyku yeterli olurken, bazı kişiler ise 10-12 saat uyusalar bile dinlenmiş olarak uyanamazlar.

Uyku Evreleri
Uyku, Non-REM ve REM uykusu diye ikiye ayrılır.

Non-Rem Uykusu: Uykunun gidişatı
sırasında ortaya çıkar. Her bir evre önceki evreye göre daha derindir. Bu uyku evresi dört gruba ayrılır.

Rem Uykusu: 5-30 dakika sürer. Öğrenme ve hafızayı etkiler. Rüyaların büyük kısmı bu evrede görülür ve hafızaya kaydedilir. REM uykusuna girmeden uyandırılan kişide korku ve sinirlilik hali görülebilir.

Düzenli Uyumak için;

  • Düzenli ve yeterli bir melatonin salınımı için, karanlık ortamda uyumak gerekmektedir. Eğer gece lambaları kullanılıyorsa solgun kırmızı ışık saçan lamba tercih edilmelidir.
  • Televizyon karşısında uyuma olursa, kesinlikle televizyon kapatılmalıdır.Çünkü o an kişinin beyni direkt mesajlara açıktır. Bu yüzden kişinin televizyondan işiteceği olumsuz bir şey bilinçaltına yerleşebilir.
  • Düzenli ve yeterli bir uyku düzeni oluşturulmalıdır. Aynı saatlerde yatıp kalkmaya özen gösterilmelidir.
  • Günde en az 7 buçuk saat uyumaya çalışın.
  • Önceki geceden kalan uyku eksikliğini  ertesi gece ekstra 1-2 saat uykuyla telafi etmeye özen gösterilmelidir.
  • Uykunuza öncelik tanıyın. "Bu saatte yatılırmı? Yarın tatil çok işim var uykuya vaktim yok." gibi cümlelere yer vermemeye çalışın.
  • Düzenli bir uyku programına bağlı kalın. Hafta sonu ve tatillerde bile, sabahları aynı saatte kalkın.
  • Gün içerisinde uyumamaya çalışın. Dinimizinde emrettiği gibi özellikle  Güneş doğarken Güneş tam tepedeyken ve Güneş batarken uyumamaya ekstra özen gösterin.
  • Kahve, çay, aperatif içki veya diyet hapı gibi kafein  içeren şeylerden uzak durun. Böylece düzenli ve sağlıklı uyku uyumuş olursunuz.
uyku rahatlik

Emzirme Dönemi İçin Tavsiyeler

emzirme
İlk mucizeniz kucağınızda. Peki ikinci mucize olan emzirmeye hazırmısınız? Bir annenin en güzel anlarından biridir emzirmek. O minik yavruyu doyurmak.  Onunla aramızda güçlü bir bağ kurmak... Bebeğim doyuyor mu? Süt geliyor mu? Acaba acıktı mı? Gibi binlerce sorular dolanır durur kafamızda çünkü biz anneyiz ve minicik yavrumuzun bize ihtiyacı var. Emzirmek Dünyadaki en güzel duygulardan biridir. Çünkü anne sütü; bebek için en kıymetli besindir, her damlası şifadır. Her işin bir zorluk derecesi olduğu gibi emzirmeninde var. Emzirmenin en zor kısmı ne diye sorsak eminim herkes ilk emzirme günlerindeki meme uçlarının acısını söyler. Doğru ilk günler emzirmek işkence gibi, fakat o mucizeyi gerçekleştirdiğimizi görmek ise bütün acıları yok ediyor. Emzirirken bunlara dikkat edersek hem bebeğimiz hemde biz mutlu oluruz.
***Emzirmeden sonra göğsünüzü ılık suyla yıkayın, arada bir hava alması için göğüs  uçlarınızı açın.
***Etrafa kulaklarınızı tıkayın, unutmayın bebeğinizi kimse sizden iyi tanıyamaz.
***Bebeğiniz acıktıkça emzirin.
***Bebeğinizin teniyle sizin teniniz birbirine değsin. Böylece emzirme daha kolay olur.
***Emzirme sırasında bebeğinizin burun deliklerinin açık olup olmadığını kontrol edin.
***Emzirme sırasında göğsünüzün kahverengi kısmını da bebeğin azına koyun.
***Süt sızıntılarını engellemek için, göğüs pedi kullanın.
*** Sık sık emzirerek göğüs ağrılarından ve şişmesinden  kurtulun.
*** Sık emzirmek sütünüzün de artmasını sağlar.
*** Uzanarak emzirme yöntemleri keşfedin böylece emzirirken dinlenmişte olursunuz.
***Bebeğimizi emzirme pozisyonuna dikkat edin. Unutmayın ki siz ne kadar rahat olursanız bebeğinizde o kadar rahat olur.
***Beslenmenize dikkat edin. Hamilelikteki gibi düzenli beslenmeye özen gösterin.
***Yeterli protein alımına dikkat edin. Unutmayın yeterli protein alınmazsa tam sütünüz besleyici olmaz.

Ağız Kokusunu Gidermek

agiz nefes kokusu
Ağız kokusu; hemen hemen herkesin başına gelen, kişinin sosyal hayatını olumsuz etkileyip,kişiyi ve çevresini rahatsız eden durumdur. Genellikle ağız kokusunun altındaki sebep, ağız içindeki bakterilerin dışarı atılmaması ile oluşur. Dişlerimizi fırçalasak dahi bakteri plakları  tam olarak dışarı atılamadığı için istemediğimiz kötü kokulara sebep oluyor. Kişinin psikolojisine ve sosyal hayatını olumsuz etkileyerek kişide özgüven eksikliği yaratan ağız kokusu tedavisi mümkün olan bir rahatsızlıktır. Dünyada her dört insandan üçünde görülen kötü ağız kokusu, kişiyi zor durumda bırakmaya sebep oluyor. Bu durumdan kurtulmak için nefesinizi avucunuza üfleyerek koklayabilirsiniz eğer kötü bir koku hissederseniz basit bir sakızla o anı idare edebilirsiniz. Çünkü kimse ağzının koktuğunu çok yakını dahi olsa da karşısındakini incitmemek için söyleyemiyor.
Herkesin sabah uyandığında ağzında koku olabilir bu normal durumdur. Zaten gün içinde yiyip içilen  gıdaları düşündüğümüzde, sabahki ağız kokularının normal olduğunu anlayabiliriz. Kötü nefes kokusu nedeniyle çevrelerinde zor duruma düşen kişiler özellikle bademcik taşının neden olduğu kokulardan kendileri de rahatsız oluyor. Yemek kaynaklı ağız korkularına sebep olan yiyecekler, baharatlı yemeklerden sonra diğer zamanlara göre daha fazla artış gösteriyor. Özellikle soğan ve sarımsak grubundaki yiyeceklerin sebep olduğu kokular 72 saat sürmektedir.. Normal olan ağız kokularının yanında hastalıklara bağlı ağız kokularıda olabilmektedir Burun, ağız, solunum yolu ve midedeki rahatsızlıklar sonucu ortaya çıkan başlıca ağız kokusu hastalıkları şunlardır.
agiz kokusuna cozumler
Ağız kokusuna neden olan hastalıklar

  • Çürük diş
  • Diş eti enfeksiyonu
  • Ağız yaraları
  • Boğaz enfeksiyonu 
  • Bademcik iltihabı 
  • Solunum sisteminde enfeksiyon (boğaz enfeksiyonları, sinüs enfeksiyonları, akciğer enfeksiyonları)
  • Kronik sinüzit ve / veya geniz akıntısı
  • Kronik bronşit
  • Diyabet
  • Reflü
  • Karaciğer veya böbrek hastalığı
  • Bademcik taşı 

Ağız temizliğinin yeterli  olmamasından  kaynaklanan ağız kokusunu gidermek için  kişiye özel  ağız bakımı yapılır ve  tıbbi alanda bademcik taşlarını temizlenir. Eğer ağız kokusu ağız enfeksiyonlarından veya diğer hastalıklardan kaynaklanıyorsa , enfeksiyonlar tedavi edilir tedavi sırasında çürük veya sorunlu dişler varsa çekim yapılır.
nefes kokusu
İstenmeyen ağız kokularını önlemek için;

  • Düzenli dişlerinizi fırçalayın. 
  • Diş ipi kullanarak fırçanın ulaşamadığı ve diş aralarında kalan atıkları temizleyin.
  • Sakız çiğneyerek ağız kokularından ve atıklardan kurtulun. Özellikle naneli sakız çok etkilidir.
  • Yediğiniz yiyeceklere dikkat edin. Soğan sarımsak gibi besinlerin  kokusu 72 saat boyunca ağızda kalır bunu göz önüne alarak bu besinleri tüketin. 
  • Bol bol su içerek ağızda kalan gıda atıklarının su ile gitmesine yardımcı olun.
  • Yediğiniz yiyecekleri çok çiğnemeye özen gösterin. Böylece  gıdalar  daha fazla tükürüğe buluşarak  temizlenecektir.
  • Ağzındaki bakterilerin düşmanı olan tarçını bol bol tüketmeye özen gösterin. 
  • Taze sebze ve meyve tüketin özellikle elma yemeye özen gösterin.
  • Karanfil, nane ve maydanoz çiğneyin bu bitkiler ağız kokusunu anında keser.
  • Uzun süren açıklıklardan kaçının açlık ağız kokusuna sebep olur.
  • Alkol  sigara  gibi zararlı alışkanlıklardan uzaklaşın. Bu alışkanlıklar hem vücuda zarar veriyor hemde ağız kokusu yapıyor.


Sezaryen Sonrası Normal Doğum

sezaryen  

Sezaryen Sonrası Normal Doğum Yapabilirsiniz
Hamilelik muazzam bir süreçtir. Vücut  yeni bir canlıya hayat vermek için sürekli değişimlere  uğrar. Dokuz aylık bir serüven yaşar ve en sonunda doğum anı gelir ve bebek Dünyaya "Merhaba" der.  Bebek sağlıklı bir şekilde dünyaya geldiği için doğum şekli  ilk başlarda pek  önemsenmez. Fakat zaman geçtikçe eğer doğum şeklide sezeryan doğum ise yavaş yavaş doğum hakkındaki düşünceler değişir. Çünkü sezaryen doğum,  zamanını doldurmuş bebeğin, annesinin karın yolundan  rahim duvarının kesilmesi ile doğurtulması işlemi olarak tanımlanıyor. Yani doğum normal yolla değil müdahale ile başlıyor. İlk doğumunu çeşitli sebeplerden dolayı sezaryen olan anne sonraki doğumlarının da sezaryen ile devam edeceğini sanıyor.Bu eskiden beri resmen  kanun gibi görünüyordu. Fakat artık  sistem değişti. Son zamanlarda yapılan  araştırmalardan sonra uzmanlar sezaryen doğumdan sonra normal doğum olabileceğini belirtiyor. Hatta Sağlık Bakanlığı’nın Doğum Eylemi Yönetim Rehberi’nin sezaryen olasılığının düşürülmesiyle ilgili  şu madde ile “Uygun olan vakalarda sezaryen sonrası vajinal doğum önerilebilir" maddesi anne adaylarına iyice umut ışığı oluyor.Sezaryen sonrası normal doğum  o kadar yaygınlaştı ki, artık anne adayları ilk sezaryenden sonra ikinci doğumunda normal(vajinal) doğumu deniyor ve  başarıyor.
sezaryen dogum
Ülkemizde neredeyse  %45’lere kadar uzamış sezaryen doğum oranı var. Bu durum her geçen gün artmakta hemen hemen yarı yarıya olan bu durumun gidişatını  değiştirmek biz annelerin elinde. Bu düzeni değiştirebiliriz çünkü ilk doğumda çeşitli sebeplerden dolayı sezaryen olan kişi diğer doğumlarının da sezaryen olmak zorunda değil.  Bütün Dünyada SSVD (sezaryan sonrası vajinal doğum) sayısı gittikçe artarken  bizim ülkemizde neden olmasın ki, ilk sezaryen hep sezaryen mantığı artık tarihe gömülmeli!!!. Çünkü sezaryen sonrası vajinal doğum (SSVD), tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de mümkün hale geldi.Anne adayının  normal doğum yapmasını engelleyecek bir sorun yoksa önceki sezaryen yarası kalıcı değilse, sonraki doğumda normal (vajinal) doğumu denemelidir. Sezaryen sonrası normal doğumda en büyük risk rahim yırtılmasıdır. Bu oranda %1 veya 2 gibi küçük ihtimallerdir.Gerek anne adayının pelvik yapısı gerekse hastanenin şartları doğum yapmanıza uygunsa ve başka hastalığınız yoksa SSVD rahatlık ile yapabilirsiniz. Bu konuda anne adayı hırslı azimli ve kararlı olmalıdır. SSVD konusunda sadece anne adayı değil doğumu gerçekleştirecek doktor ve ekibi de anne kadar bilinçli ve kararlı olmalıdır. Aniden gelişebilecek olaylara karşı hazırlıklı olmalıdırlar. Bilinçli ve SSVD destekleyen, anne adaylarını yüreklendiren, detaylı bilgi verip normal doğum yaptıran doktor sayısı şu an için az sayıda olsa da her geçen gün sayıları gittikçe  artmaktadır.
sezaryan dogum ameliyat
Hangi durumlarda sezaryene başvurulmaktadır?

  • Bebeğin kafasının doğum kanalından geçmesini engelleyecek kadar büyük olması
  • Bebeğin iri olması.
  • Bebeğin ters duruşu yani budurumda baş aşağıya dönük değil. Özellikle yan gelişlerde veya çapraz duruşlarda.
  •  Daha önceden rahime yapılan bazı ameliyatlarda.
  • Anne adayının çatısı dar olması nedeniyle
  • Bebeğin suyunun çok az olması ve doğumun kendiliğinden başlamamış olması.
  • Kordan bağının kısa olması.
  • Kordon bağının yaşlanmış olması.
  • Anne adayının kendi sezaryen doğum yapmak istemesi.
Sezaryen sonrası normal doğumu neden bazı doktorlar yaptırmıyor?
Bazı doktorların bulundukları hastanelerin koşulları uygun değil. Bu yüzden  eski dikiş yerinde meydana gelebilecek yırtıklardan ve anne-bebekte oluşabilecek komplikasyonlardan dolayı, sezaryenden sonra normal doğum yapılması bazı doktorlar tarafından  önerilmiyor. Sezaryen sonrası normal doğum isteyen anne adayına;
bir form doldurtuluyor. Formun içeriğinde anne adayı  olabilecek riskleri kabul ediyor ve Sezaryen sonrası normal doğumu denemek istiyorum diye imza veriyor.
dogan bebek
Sezaryen sonrası vajinal doğum için;
  • Eskiden sezaryen doğumu  dikine kesilerek yapılıyordu bu yüzden doğumda yırtık riski daha yüksek olabiliyordu günümüzde yatay kesik olduğu için  normal doğum şansı daha fazla.
  • Sezaryen doğumdan sonra normal doğum için en az iki yıl geçmesi gerekmektedir. Bebekler arası 14 ay( ilk sezaryen ikinci vajinal) olan kişilerinde duydum.
  • Doktor seçiminizde daha önce SSVD yaptırmış veya bu konuyu destekleyen doktorlar bulun.
  • Eğer erken doğum riskiniz yoksa aktif olun hareket halinde olursanız doğumunuzda kolay olur. Kolay doğum için yürüyüş yapın yazımız için tıklayın.
  • Kilo kontrolünü sağlayın ve fazla kilo almamaya çalışın.
  • Tüm sorumluluğu doktorunuza yüklemeyin. Sizde sorumluluk alın ve doktorunuz ile ortak kararlar verin.
  • İmkanınız var ise doğum kurslarına katılın.
  • Doğal beslenin ve doğal yaşayın ki Doğumunuzda doğal olan olsun.
  • Bebekle ve sizinle ilgili sıkıntı yoksa 42. haftaya kadar bekleyin.
  • Şekerinize dikkat edin. Çünkü şeker bebeklerin omuzlarının geniş olmasına sebep olduğu için normal doğum şansınız olamayabilir. 
  • En önemlisi yürekten sezaryan sonrası normal doğum yapacağınıza inanın.